şiir kitabı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir kitabı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2021 Salı

Bir Yıl Yağan Yağmur Kadar


Kim bu kadar deli olabilir?

20 yılı aşkın bir süredir çekmecende, hatta kolilerde, bodrumlarda sakla beklet ve hatta bunun hazzını kendine bile açıklayamayacak duruma gel. Ve sonra günün birinde bir itiraf gibi...

Kitabın sonunda şu tarihler yazıyor:

(29.08.1994 - 01.12.1995) 

KIRKLARELİ-ANKARA-İSTANBUL-GİRNE-GAZİMAĞUSA-LEFKOŞA

Bu aslında Türkçenin en büyük edebi dalgıcı Nâzım Hikmet ustanın  "Şairim / Bir yıl yağan yağmur kadar şiir yazdım" dizeleriyle başlayan ya da açılan büyük bir şiirsel helezonun içine gözüpekçe atılmaktan başka nedir ki?

Kendimi övmenin biyolojik bir yasak da olduğu bedenim ve ruhumdan ancak ve ancak ikinci bir tekil şahsın ardından kendimle en fazla alay edebilirim. Ancak kara mizah yoluyla kendimi sevebilirim. O yüzden kendimden bahsederken eleştirel gözlere ve duvarlara karşı her zaman son derece rahatım.

Bir Yıl Yağan Yağmur Kadar, Şiir'e yazılmış, şiirsel kaynak ve kökenlerime de selam duran, şiiri ve şairi "anlatan", kaynağında oğluma doğmadan önce ve doğduktan hemen sonra yazmaya başladığım ve o 20 yaşına geldiğinde açıklamayı planladığım "OĞLUMA ŞAİR OLURSA" şiirsel uzantısıyla aynı maddeden yapılmadır.

Sözü uzatmayayım. Bir Yıl Yağan Yağmur Kadar, 4383 sözcüklük, 26.224 vuruşluk tek bir şiir.

Artık modası geçmiş de olsa, bir dönem tüm  şairlerin anaakım bir uğraş gibi tek uğraşı haline getirdikleri, aslında hâlâ bir yanıyla vasat ve bayağı olarak da hissettiğim bu sapmış şiir kitabımı ne olursa olsun tarihin en karanlık sayfalarına kadar sunuyorum.




15 Kasım 2019 Cuma

Bu Yaz



Geçen Yaz'a


Geçen yaz bana bir baktın ve şöyle dedin:
geçen yaz "bu yaz"dı, bu yaz niye "geçen yaz" değil?

sana göre ben anlamıyorum yazlardan, tatillerden
zamanı geçirmek tüketmek sana göre, bana göre altın sarraflığı

tozları sayamazsın, tozsuzluğu bilirsin, elinde bir kaz tüyü
avluda şakıyan araba tekerlekleri hep sonbaharı bekler

yaz gelirken ben yaza doğru yürüyorum, ondan bir yere varamıyoruz seninle
zamanımızı kazanmak diyorum ben, sen harcamak diyorsun

yaz, nefes gibi tüketilmez, yıllar geçer unutulmaz
yaz hatıraları terazinin öteki kefesidir hep, ne koyarsan hayat tartar

üstelik tatile de çıkmadık bir hayat boyu seninle
bir hayat boyu ve fazlası sevmeye ettiğimiz yeminle nereye gidebiliriz daha başka

kordonda duruyoruz, bak gemiler içimizden geçiyor
bu şehrin yaşanmamış bütün anıları senin bir nefesinde yaşanır

şehrine kendimi teslim ettim seni alabilmek için, şehrin yaz halini terk ettiğim gibi yıllar önce
bana, bu şehirde, yazın en sıcak günlerinde yıllar önce seni aradığımı sen öğrettin

seni buluncaya kadar sensizlik çektim, hiçbir gölge teselli etmedi
geçen yaz, sensiz geçen bütün yazların adıdır, seni aramaktır... hâlâ...


19 Nisan 2012, İstanbul