27 Kasım 2011 Pazar

Çılgın Aşk


Çılgın Aşk

HALİL GÖKHAN

'Çılgın Aşk' (Amour fou) üzerine yazmak çok tuhaf bir duygu çünkü hayatımın
hayaletleri arasında olan bir yazar ve kitap üzerine yazmayı, gerçeküstücülerin 'nesnel tesadüf' olarak adlandırdıkları fenomene yoruyorum ben. Bu fenomen 'Çılgın Aşk'ı da ortaya çıkaran nesnel tesadüfün de ürünü sonuç olarak.
'Çılgın Aşk', 'Nadja'dan sonra-belki de önce ya da aynı anda-André Breton'un en belirgin, devrimci ve klasik eseridir.
Ana teması eksiksiz bir insana ulaşmak olan ve kara mizahı geçiş kapısı olarak seçen, malzeme olarak otomatik yazıyı, dil olarak da sanatı seçen, derin anlamını psikanalizde konumlandıran, son olarak da eylemini devrim olarak planlayan bir akım, özellikle de bir sanat akımı ya da hareketi, en büyük sözcüsünün ya da genel deyimiyle 'babasının' ağzından neden aşk kavramına, kadınlara bulaşmış olsun?
Ayçiçeği şiiri
Sanırım genel bir tanım çerçevesi altında toplayabileceğimiz bu aşk kavramı, André Breton'da açık olarak yer etmiş 'ihtilaçlı güzellik' teriminde kendini bulmaktadır. Breton'a göre ihtilaçlı (konvülsif) güzellik sadece ve sadece düşünülen nesneyi hareketi ve hareketsizliği içinde birbirine bağlayan karşılıklı ilişkinin olumlanması pahasına var olabilir. Otomatik yazıyla ortaya çıkan imgeye André Breton, ihtilaçlı güzelliğin mükemmel bir örneği olarak bakar. Aynı şekilde herhangi bir şiirsel fanteziye denk düşen çok özel bir obje de aynı örneklik içine dahil edilir. Breton ihtilaçlı güzelliğin en önemli sonuçlarından biri olan zevk'i "arzu edilen obje ve bulunan şey arasındaki farklılığın işlevi" olarak tanımlar.
André Breton, 'Çılgın Aşk'ı rastlantı ve keşif kavramlarıyla açımladıktan sonra 1923 yılının Mayıs ya da Haziran ayında yazdığı ve Paris'in Hal semtinde rastladığı bir kadından söz ettiği Ayçiçeği adlı şiirin derin bir köken analizine girer. O dönemlerde yazar için 'geçen kadın' 'genç kadın' gibi rastlantı kavramları sadece yüzü olmayan bir yaratık olmanın dışında bu metnini yazarın öteki metinlerine göre daha az yıpranmış olmasını her şeye rağmen olup bitmemiş bir şeyin titizlikle anlatılması sayesinde gerçekleştiğini ifade eder.
André Breton ve 'Çılgın Aşk'ın kadını Jacqueline Lamba 29 Mayıs 1934 günü karşılaşırlar. Karşılaşmalarından kısa bir süre öncesine kadar Breton'un bütün kitaplarını okumuş olan Jacqueline ona zaten yazmak üzeredir. Bir anlamda bu nesnel rastlantı iki taraflı olarak hazırlanmaktadır. O gece André Breton ona Ayçiçeği şiirinden söz eder. Bu karşılaşmanın daha önceden o şiirde sözü edildiğini belirtir. Ve çok geçmeden 14 Ağustos 1934 Jacqueline ve André evlenirler.
20 Aralık 1935 günü kızları Aube doğar. Aube, 'Çılgın Aşk'ın sonunu hazırlayan ve 'Sevgili Ecusette de Noireuil' hitabıyla başlayıp 1952 yılında 16 yaşında olacak olan mektubun yazıldığı kişidir. Fakat o yıl Jacqueline, Aube ve André artık bir arada olmayacaklardır.
Zira 1941 yılında Breton ailesi küçük bir gemiyle ABD ye gider. O sene JL heykeltraş David Hare ile tanışır ve André Breton'u terk eder. 1923 yılında Ayçiçeği şiiriyle başlayan, 1937'de kitabıyla devam eden 'Çılgın Aşk' dört yıl sonra biter.

André Breton, çeviren: İsmail Yerguz, Dost Kitabevi Yayınları, 2003, 123 sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder