1.
İnternetin ikinci onyılını idrak ettiğimiz bu günlerde bazı şeyler dikkatinizi çekmiyor mu?
Genellikle yaygınlık, değer ve yararlarıyla ölçülen gazetecilik, habercilik, yayıncılık hizmetlerinin adı güç ile iktidar ile daha çok anılır olmadı mı? İstatistikler rakamların arkasından resmen güç taleplerinde bulunan bir üslup savaşının askerlerine dönüşmüş durumda.
Şunun trafiği, bunun takipçisi, onun üyeleri, şunların TT'si, bunların ttnet'i ve onların tivibusu... Taraftar, taraf, taraftarlıklar; ortam, kapsam ve içerikten çok daha önemli oldu.
Neyse ki daha değerli olmayı bir türlü beceremediler. Zaten kötülüğün de bu alemdeki ezberi olan kolaycılık, köşecilik ve sabırsızlıklar aynı zamanda kendi son döngülerini oluştururken, arkalarından pençeleri germiş bekleyen ardıllarını da yeni kara şölenlere hazırlamıyor değil aslında. Onlar, yaşamın karanlık tarafında hiçbir yere gitmeye ve bitmeyedursunlar, bizler de onların bir gün tükenecekleri ve gidecekleri üzerine kurduğumuz umut pastamızın ekmek kırıntılarından oluştuğu masalını artık bir kenara bırakmalıyız, sanıyorum.
İnternet, ilk onyılında web alanını oluşturmakla yetindi... Düşük erişim hızlarında gördürdüğü rüyaları ve dayattığı hayalleri şimdi inanılmaz hızlarda gösterememesinin nedeni ne acaba?
Diyelim ki şimdi bu işlerin başında aynı yöneticiler yok. Zamanında Avrupa'yı istila eden Yeni Ekonomi cambazları ve risk sermayesi papazları şimdi neredeler? Risk ve sermaye ikiye ayrıldı tamamen yani uykudan uyandı dünya; ikinci yarı başladığında ortada global krizlerin pansuman ihtiyaçlarından başka bir şey durmuyordu. Riskler gerçekleşti ve asıl kabus da görüldüğü için rüyalar, iletişim ve yeni medyaların geleceğine dair hayallerin alter egosu bile değil artık.
İlk yılı ikinciden ayıran temel farklılık finansal süreçler tabii ki. İlkinde risk sermayeleri, yani birçok firmanın internetin geleceğine dair vizyonlara bile girişmeden bu alanı finansal bir havalanma pisti olarak görüp aşırıya gitmeleri vardı. İnternetin ses, görüntü, yazı ve linklerle görünen kısmı olan Web, bu dönemin lucid dream'i oldu bir bakıma. Gözü açık rüya gören sermaye sahipleri, rüyada olduklarından ve yenilik dinine daha çok inandıklarından "gözleri kapalı" açıldılar bu balonun sepetinde, yüksek irtifalara. Kimsenin bilmediği şey dünya tarihinde ilk kez bir keşif, gelişme ve ilerleme adına denemesiz ve test sürüşsüz havalandırılıyordu.
İlk balon patladığında, etkisi ülkemizde de çok fazla hissedilen şu fenomen oluştu: İnternete giderek daha çok erişim sağlama olan strateji şu cevabı hazırlamayı unutmuştu: İnternete ne adına erişecekler veya orada ne bulacaklar? Her Şey Pahasına Erişim sırasında GSM yani mobil telefon ortamının ağı da dünyayı kaplamaya başlamıştı, ama henüz yeteri kadar ucuz değillerdi. İnternetse yeteri kadar yayılmış ve seçkin olmaktan kurtarılmıştı, fakat ortada uygun ürün, içerik ya da ortam yoktu. Dolayısıyla büyük finansal araçlar ve buluşlarla beraber ilk balon patladı ya da internet ilk kez battı, öldü.
(devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder