14 Mart 2011 Pazartesi

Kültürel İllegalite


Kültürel İllegalite

Kültür için sokaklara dökülmeyiz. Ölmeyiz de. Ama birçok değerimizi korumak ve yüceltmek için sarf ettiğimiz klişe yalanları kültürel formlar içinde söyleriz.
Şu meşhur 50 kelime olgusu da bir kıstastan çok mesafedir. Daha çok kelimeyle anlaştığını iddia eden kesim, oturumu 50 kelimeden açar. Bazı mekânsal rastlantıları da ortadan kaldırmak için.
Kültür biz, birleştirmekten çok ayırmak için çalışır. Bu onun öğretim ve öğrenim yöntemidir. Tek değildir, elbette ama biz tepki göstermedikçe makine böyle çalışır.
Siz bir şeyin özelliklerini belirtirken onu en bireysel parçacıklarına ayırır, parçalarını söker, etiketler ve toplamadan bırakırsınız.
Parçalarına ayrılmış halde en “kültürel” haliyle evinde yatan ve uyanmak-kendine gelmek-yaşamak-hayatta kalmak için birleşmeyi, benzeşmeyi arayan kişiye gereken hizmet, eğer ki kültürel mekanizma çalışmıyorsa –tersine- gecikmeden gelir. Hizmet bekleniyorsa, seçmediğiniz, seçmeyeceğiniz şeyler önce gelir genellikle. Kültürün 4 temel koridorunu –devlet, okul, aile, din- kullanarak… Bu saydıklarımızı hepsi de ilk günkü gibidir: Yontulmamış, soyulmamış ve rafine edilmemiş. Sos ya da garnitür kabul etmezler. Tepkisizliğin doğurduğu boşluklara karşı endikedirler. Hemen boşlukları doldururlar.
Kim olduğunu bilmiyor musun? Devlet bunu sana anlatır.
Ne yapacağını bilmiyor musun? Din sana söyler.
Neyin ne olduğunu bilmiyor musun? Okul ezberletir.
Nerde olduğunu bilmiyor musun? Aile belletir.
Hepsinin de değişmez kitapları, kalıpları, ezberleri ve yöntemleri vardır. Yazılı, yarı yazılı, sözlü ve sözlü-yazılı yasalarla karşına çıkarlar.
Ölümcül değildirler, ama adamı yaşatmazlar da.
Panzehirleri anarşizm, ateizm, özgürlük ve sanattır.
Dolayısıyla düşmanları da…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder