15 Nisan 2013 Pazartesi

Gözlerinde "ben ünlü bir dizi oyuncusuyum" bakışı var...


"Her üç diziden ikisi sezon sonunu göremiyor." 
                                                          Gazeteler

Gözlerinde "ben ünlü bir dizi oyuncusuyum" bakışı var... Ve ben o diziyi hiç izlemedim ve ünlüleri tanımamak artık suç değil.
Sinemadan olabilirdi belki. Bilirsin sinema eskiden hem klip, hem kısa film, hem albüm ve hem de gazinoydu lüküs hayatların gidemediği küçük kasabalara.
Ağır bir kervan hayatının ortasında geçtik, çölden modernliğe bir jet  hızında. Şimdi durmuşuz ve ten rengimizi hatırlıyormuşuz bunca kan gölü ortasında.
Yaranın tam içinde gökkuşağı kan rengi bile değildir ve sen hala bakıyorsun bana "ünlü bir dizi" oyuncusu gibi.
Ünlü dizileri az çok tanırdım, ünlülerin dizilerde oynadığına çok şahit oldum, dizilerin ünlü yarattığını ne zamandır duyarım, ama hiç "ünlü bir dizi oyuncusu" görmemiştim, bağışla.

Sir, bir piçtir...

Yardım et.
Kumandamı bulamıyorum.
Sehpanın üzerine bir nevi Arabistanlı Lawrence bırakılmış. Karıştırmış her şeyi. sehpayı onun sanıyor. Hiç kumanda görmemiş ama kumanda etme konusunda her şeyi biliyor.
Televizyonun en sevdiğim yanı giderek araplaşması. Araplaşmak şu demek: Araplar dışında herkesin arapların kim olduklarını bilmesi. Oysa araplar ne olduklarını bile bilmiyorlar.
Sir Lawrence bir dizi oyuncusu olsaydı onu iyi bilirdik değil mi, ama adam bir dizide oynamadan bile bize ünlü bir oyuncu gibi bakıyordu. Zaten ünlü bir İngiliz oyununda oynadı. O yüzden çok ünlü.

Miss Lawrence nerdesiniz?

Sizi arıyorum. Hiçbir çocuğunuz arap olmayacak. Camdan bakamayacak.
Camlarda artık ekranlar görmüyorum.
Ekranlar cam gibi parlıyor, ölüler çoğaldıkça.
Öldür beni, bir daha seni tanıyamazsam.
Sırf bunun için kim olduğumu unutacağım.
Hatta o güne kadar bileceğim ki "Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar."*
Göreceğim: "... ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri söylerler."**


* Şuara, 224
** Şuara, 225-226.




2 yorum: