18 Mart 2009 Çarşamba

Umutsuz Romantik Bir Adamın Günlük Acıları 15

29 Aralık

Çocukluğunun o büyük denizi… Gitmediğin zamanlarda bile senin olan o körfez. Yıllar sonra gittiğinde ne kadar küçücük kaldığını hissettiğinde içini saran burukluk…
Sonraları hemen herkesi o benzer rüyayı gördüğünü öğrendiğinde kısmen yıkılmıştın. Rüyanda hep çekilen bir deniz vardı. Tekneler, sandallar ve balıklar yan yatmış denizyıldızları ve deniz kabuklarıyla, yosunlarla örülü kumların üzerinde oynaşıyorlardı.
Yaşadığın sarsılmaya bir anlam veremedin. Bütün hayatının gerçek amacı tek ve farklı olmak mıydı ya da bunu gizleyerek güzel bir sosyal hayatın mı peşinde olduğunu herkese söylüyordun?
Bunu herkes gibi sen de bilemezsin. Ama o mavili sosyal paylaşım sitesinde gıptayla takip ettiğin evli kadının günün birinde yalnız olduğunu açıkladığını görmen de aynı burukluğu yarattı sende.
***
Seni herhangi birisi ve sıradan yapan o “toplu” rüyada içini gıcıklayan tek şey, saatlerce ve günlerce misinanın ucunda gelmelerini beklediğini koca balıkların sadece birkaç adım mesafede çırpınarak seni beklemeleriydi. Onları sepetine koyup evin yolunu tutacaktın, ama eve yaklaştığında her zamanki gibi, bütün diğer toplu rüyalarında olduğu gibi terasta annenin, ablanın ve kardeşlerinin sana el salladıkları sahneyle karşılaşacaktın. Apartman kapısını geçtiğinde dördüncü kata kadar çıkan merdivenlerin yerinde yeller estiğini, tahta ve kalasların, çuval parçalarının sallandığını gördüğünde yatılı okuldan izin için döndüğün günleri hatırladın. Eve yaklaştığında içini buran o heyecan bir anda sönüverdi merdivenlerin yerinde olmadığını görünce…

***

Avuçlarına kumları doldurup, ceplerini şişiriyordun. Suların çekildiği deniz kıyısında batık iki teknenin arasında bir abajur ve iki koltuk gördün.
Kayıp doktorun “Balık tutmaya gidelim bir gün sizinle,” demesiyle rüyadan uyandın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder