7 Nisan 2012 Cumartesi

Neden her şey Amerika'da geçiyor?

Nerden bileyim?

Ama anlamak istiyorum.
Sadece Amerika'yı izlerseniz bu izlenime kapılmanız çok normal, demem gerekiyor burada.
Eğer soruyu "her şey neden Amerikalıların başına geliyor" diye sorsaydınız o zaman cevap "çünkü senaryoları onlar yazıyor" olacaktı.
Bize göre Amerika diye bir yer var, ama Amerikalılara göre dünya diye bir yer yok: Dünya eşittir Amerika. Her şey Amerika'da geçiyor, çünkü her şey orada imal ediliyor.
Ediliyordu, madde olarak... Ama daha sonraları buna rüyalar da katıldı. Avrupa ve dünyanın kalanını dünya savaşlarına sürükleyen bütün nedenlerin tam karşıtı hayaller, beklentiler ve idealler... Din, ekonomi, yönetim konusunda Avrupa'da olanın ve yapılanın tam karşı kutupları Amerika'da "american dream" olarak adlandırıldı. Bu rüyayı belki de en iyi Türkler anladı -görmeyerek- zira dev sanal ansiklopedi Wikipedia'nın Türkçe'sinde amerikan rüyası 377 harf karakteri kadar tanımla yer bulurken, İngilizce'sinde bu tanım 23.709 karakterle kendini buluyordu.

O rüyayı biz gördük

Görmeye de devam ediyoruz. "American dream" deyince herkes 1.000.000 USD, Florida sahillerinde villa, malikane, süper hızlı otomobillere sahip olma hayali görüyor. Garsonluktan milyonerliğe, temizlikçilikten Hollywood yıldızlığına giden mesafe iki metro durağından daha kısa ve daha da önemlisi bu mesafe mümkün. Amerika bunu herkese kanıtladı. Dünya Amerika'yı, amerikan rüyalarını görmek için orada yaşayan, beklentiden kıvranan insanlar topluluğu olarak görürken, Amerika'da ise bu rüya çoktandır görülüyor. Avrupalı duyarlılığa göre rüya, psikanalizin önemli bir konusuyken Amerika'da pragmatik psikanaliz en trendy rüya konusu.
Amerika, tam da Avrupa'nın tersine insan ruhunu parçalamıyor, onu toplumu açıklamak için daha sonra toplayıp hapsetmiyor. Tam aksine insan ruhu rüya görmüyorsa toplumu defalarca parçalayıp, çekirdek rüyanın ayarlarını düzenliyor ve bundan sonra şehirleri, eyaletleri, ulusu ve devleti tayin ediyor. Avrupa iki yüzyıldır rüyaları analiz ederken, Amerika analizlerin rüyasını görüyor.

Amerikan rüya sineması

Bu rüya nasıl görülüyor?
Çok da karmaşık değil aslında.
Sadece Amerika'ya düşen göktaşları ve sadece orayı tercih eden uzaylıları hepimiz yakından tanıyoruz. Son yıllarımızı sarıp sarmalayan apokaliptik bilimkurgu filmleri, dünyanın sonu felaketlerini çeken zombi sineması... Vampir romanları, fantastik kurgu filmleri... Bunlar ve benzerleri Amerika'nın görmeye devam ettiği rüya kategorileri yalnızca. İşin daha da derininde bu rüya sinemasının sadece bir sahne perdesi olduğunu görüyoruz. Daha da derinlerde samimi olarak Amerika bu rüya sinemasını kendi dinsel ritüeli, ekonomik sarhoşluğu ve başkanlık zaferleri olarak resmen yaşıyor. Orada sadece bir güç, imparatorluk, zorbalık görmek isteyen avrupai bakışların hepsinde biraz eksiklik, kötü yerde konuşlanmışlık var cidden. İyi-kötü, doğru-yanlış eksenleri üzerinden Amerika'yı sonsuza kadar beğenebilir ya da nefret edebiliriz. Bu onu iyi anladığımızı asla göstermez.
Her şey her zaman Amerika'da geçer. Bu iyi ya da kötü değildir.
Bu bir rüyadır.
Sadece.







3 yorum:

  1. Amerika'ya dair gülümseten yegane şeyler, Steinbeck'in Travels with Charley kitabı ve Into The Wild filmidir.. O kadar evimin içinde ki zaten her an, vaktim ve param oldukça gidip göreceğim son yerdir..

    YanıtlaSil
  2. O kadar Amerikan bombardımanı altındayız ki,vizyona giren filmlerin büyük çoğunluğu,diziler,sitcom'lar,her şey Amerikan ürünü! Türkiye'nin gidip görmediğimiz kentlerini Amerika kadar iyi tanımıyoruz neredeyse; Amerika'yı görmemiş olanlarımız bile bir Amerika tasviri yapabilecek kadar kuşatılmış vaziyette imgelerle.Dünyanın birçok ülkesi bize 'yabancı', 'egzotik' gelirken Amerika bir nevi 'tanıdık bildik' bir memleket. Dünyanın en büyük sinema ödülleri Oscar, Altın Küre, en önemli tv ödülleri ise Emmy sanki! Onların dışında herhangi bir ödül töreni canlı yayınlanıyor mu bir bakın! Bundan sonra geri dönüş zor, ne kadar itiraz etsek de, dirensek de, kızsak da Amerika, kültür emperyalizmi sayesinde derimize işlemiş;damarlarmızda,beyin kıvrımlarımızda dolaşıyor,bedenimizi ve zihnimizi işgal etmiş,kimilerimiz ruhunu kaptırmamaya çabalasa da, yakındır, onu da başaracaktır çok geçmeden!

    YanıtlaSil