9 Aralık 2011 Cuma

Sarışın Kadınlar için Çok Üzülüyorum

Lütfen bu yazıyı fotoğrafa bakmadan okuyun. YAZAR.
En kısa yol, hiçbir yere gitmeyen yoldur. Bu yol üstünde birkaç sarışın kadına rastlanır ve size en kısa yolu sorarlar mavi mavi ya da yeşil yeşil bakarak. O bakışların tiyatrosunun yanına Shakespeare bile yaklaşamamış, o gülümsemelerin epiğine Homeros bile inememiştir.
Sarışın kadınlar için ne söyleseniz sinema ya da müzik yapmış olmazsınız. Bu tek notalı ve tek kareli perdede manzara bir aynadan ibarettir ve o aynanın da adaleti yoktur.
Bir sarışınla konuşamazsınız. Deneyin... Her girişiminizde dünyanın eğiklik açısıyla karşılaşacaksınız. O eğiklik olmasaydı dünya, Güneş'in etrafında sabit bir yörüngede dönmez ve evrene savrulurduk ve aslında ne iyi olurdu; dünya yaşantımız gerçek bir yolculuktan oluşulurdu ve soyut her kelimenin önüne arkasına yolculuk sözünü yapıştırıp yollar karıştıran ve yolcuları yola çıkmadan yoran yetersiz ahkamcılardan kurtulurduk.
O ahkamcılar dilsizdir sarışın kadınların karşısında. Belki de sarışınların tek iyi tarafı gereksiz ve yetersiz sözleri susturmalarıdır.
Peki o vakit bu yazı nasıl yazıldı? Hala da yazılıyor ve düzgün bir çerçevede kendini gösteriyor.
En başta söyledim. Sarışınlar için üzülüyorum. Herkesin aksine onlar için bir şey yapmayı istedim. Dikkat edin sarışınları istemedim hemen. Onları anladım, biliyorum ve görüyorum çünkü.
Onları istedikçe kaçırırsınız. Onları arzuladıkça ıskalarsınız. Onlar için var oldukça, koptukça, kaydıkça, örselendikçe onları yaratırsınız. Onlar sizin kötüleştikçe iyileşen hastalığınız. Onlar sizin zamanında gelen ölümünüz. Onların gökyüzünde hep yağmur yağıyor ve -damlaların illüzyonu bu- her biri onların bizlere birer şans meleği gibi görünmesini sağlıyor.
Sarışınlarda olan ne varsa bu dünyanın bütün iyilik ve güzellik evlerinde de cümbüşten şenlikten geçilemez.
Ve ben her şenlik sonrası ağlarım üzüntümden. Başkalarının yasından aynayı çıkarırsak kendimizi bulmamız üzerine bir denkleme kafa bile yormam, gerekirse ömür boyu susabilirim yeter ki bir sarışın geçsin penceremden ya da bu ihtimal benim deniz kıyılarım olsun.
Şenlik, cümbüş birilerinin gelmesiyse sizin için benim içinse gitmiş olmalarıdır. Gün doğmadan batan güneşe üzülen bir yüreği zor bulursunuz. Bulunca da ömrünüz kısalır.

Ne kadar çok sarışın tanıyorsam bu yazıyı o kadar yazabilirim.


FLAŞ!
Annemin cevabı...


9 yorum:

  1. Sarışın kadınlara güzel bir bakış açısı:D

    YanıtlaSil
  2. sarı sarı kimin yari?

    YanıtlaSil
  3. Sarışınları anlatılırken Halil Gökhan, ''Her girişiminizde dünyanın eğiklik açısıyla karşılaşacaksınız. O eğiklik olmasaydı dünya, Güneş'in etrafında sabit bir yörüngede dönmez ve evrene savrulurduk...'' diyor ya; bir yandan dış dünyada ne var güdüsü bizi de cezbediyor aslında... Kaprislik mi oluyor bunun adı; belki.. Velev ki saçları güneşte kadının hisleri bir 'cezbeye' kapılmasın...

    YanıtlaSil
  4. yazar tek bir sarışın tanımıyor gibi... "Ne kadar çok sarışın tanıyorsam bu yazıyı o kadar yazabilirim."

    YanıtlaSil
  5. bir yazı kaç kere yazılabilir (yazara soruyorum) :))

    YanıtlaSil
  6. anne sözü dinleyin; en iyisi susmak...:)

    YanıtlaSil
  7. sarışınlar hakkında pek az düşünmüşüm meğer...

    YanıtlaSil