Babil Sabahı
"Babil’deki
bütün erkekler gibi ben de genel valilik yaptım.'"
Jorge Luis Borges,
Yolları Çatallanan Bahçe
Sevgili Mateo Kolomb,
günlüğümün bazı
sayfalarını size ayırdığımı hatırladım birden. Fakat bir kadının yazı yazmasıyla
hiçbir ilgisi olmayan şu gündökümlerinde konu bir de bir erkeğin kadınlar
karşısındaki hezeyan dolu dakikalarıysa, günlük bir düğün bahçesine
dönüşüveriyor. Hep somurtan o ağızlar açılıyor ve masum olan her ne varsa bir
kadın hayatında, açılmış, gülümseyen ağızlar olarak yere dökülüyor; bazen bir
masa izliyor bu düşüşü, çünkü davetlilerin çekemediği şeyler var yükseltilerin
üzerinde.
Bir kadının mutluluğunu
anlayamazsınız. O ne zaman mutlu olur ve erkeğe mutlu gelir. Ama tabii,
sözkonusu olan "şeytanın eviyse" bir kadın gövdesinden daha emin bir
liman bulamazsınız.
Bütün o alıntıları sizin
üzerinde çalıştığınız "Anatomist" adlı romandan almadığınızı nereden
bilebilirim? Bir hekimin, hayatının soğan zarı haline gelmiş anatomik bellek ve
içgüdüleri yaşadığı sürece eksik bir gövde olduğu aşikar değil midir?
İçimizi bilmeden
yaşıyoruz, ama buna kesinlikle hekimler dahil edilemez. Bize derslerde
öğretilmiş olan iç organ sahnelerini saymıyorum, hayır ve asla! Artık soluk
almayan bir insanın, soğuk ve uzun masalar üzerinde kesilerek teşrih edilmesi
ve bir tahnit ustası çalımıyla yeniden dikilerek ve içi doldurularak toprağın
altına gizlenmişş sınırları belirsiz o dev çöplüğe gönderilmesi... Evet bütün
bunlar, bütün bu kıyıcılıklar "içimizi görme ve bilme" sarhoşluğunun
-bakın çılgınlık demiyorum, çünkü tıp kesinlikle çılgınlıktan öte bir şeydir-
sayıklamaları sadece.
Kasıklarımda çıkan
yaralara ilişkin raporunuzu okudum sonra. Beni sadece tahlil sonuçlarıyla
başbaşa bırakmanız ne büyük bir incelik! Bu davranışın, doğru teşhis histerisi
ve ilaçbilimiyle hastasını başbaşa bırakan genel tıbbın davranışlarıyla ne gibi
çelişir yanları olabilir?
Sanırım hekimlik sizin
esrarengiz meslek hayatlarınızın içinde sadece önemsiz bir renktir.
*
Maria, metalik meşin cilt
kapaklı defterini kapadıktan sonra, bacaklarını saran şalı çekti ve yatak
odasına giderek üzerine mevsimin serinlik uyarılarını dikkate alan, ama yine de
cömertliğini hiçbir çıplaklık sınırından sakınmayan bir iç çamaşır takımı seçti
kendine.
Yazmak üzere tekrar masaya
oturduğunda kapının altında bir zarfın daha atıldığını gördü.
Bu kez şalını almadan,
çıplak olarak yere eğildi ve zarfı aldı.
Metro şirketinin aylık
faturasıydı bu. Üzerinde "Yalnız Topraklar İstasyonu, yolcu no SCNQ
7736-442231 BT yazıyordu. Son iki harf dışında Maria'nın en sevdiği rakam ve
harf birleşmesiydi bu yolcu kodu. 442231, aynı zamanda 24 haneli sosyal
güvenlik numarasının da altılı son parçasıydı.
Ama BT? BT de neydi? Son
bir-iki aydır metro faturalarına eklenen bu iki harf onu çok rahatsız ediyordu.
Bu ikisi sadece iki harften ibaret olamazdı.
Çıplaklığının farkına
varmaksızın, çantasını arayıp buldu ve içinden Maria Metro'nun manyetik kart
versiyonu olan bütün bilgilerinin bulunduğu, harcalamalarını yaptığı
"citycard"ını çıkardı. Kapının yanındaki elektronik göze dokundu
kartla; gözün altındaki prizmatik ekranda bilgiler yukardan aşağı akmaya
başladı. Son satırların birindeki kırmızı değişiklik hattındaki yanıp sönen BT
harfleri dikkatini çektiğinde, metro faturasındaki bilgi değişikliğinin
nedenini anladı. Oturduğu bölgenin adında ani bir değişiklik yapılmıştı.
Ama bu kez neden sadece
bölge adının baş harfleri yüklenmişti bilgi belleğine?
BT ne anlama geliyordu?
*
O cumartesi gecesi, uzun
süren bir multi-pub ziyaretinden ve birkaç erkek dükkanından evine tekrar
döndüğünde Pablo'nun kapının altından attığı şu mektubu buldu:
"Sevgili Maria,
Uzun süreli bir görev için
yaşadığım şehirden ayrılıp senin yaşadığın bölgeye geliyorum. Oturduğun
semtlerin etrafında bir yerde büyük bir yapı inşaatı görevi bu. Ama yapının
nitelikleri ve özellikleri gizleniyor. Planlar, şifreli dosyalar içinde
saklanıyor. Sadece dışarıya sızdırılan bölgenin adının başharfleri: BT.
Belki bu değişiklik senin
de çevrende gözüne çarpmıştır.
Söylentilere göre BT'nin
anlamı "Babylon Tower". Acaba bu adın, yapının nitelikleriyle bir
ilişkisi olabilir mi? Bu soruyu senin fakültenin arşivlerinde belki de
unutulmuş olan "Babylon, as a intransitive tower" adlı tezini
hatırlayarak soruyorum.
Sevgiler. Pablo.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder