7 Aralık 2011 Çarşamba

Maria Metro 2


Babil Sabahı






"Babil’deki bütün erkekler gibi ben de genel valilik yaptım.'"
Jorge Luis Borges, Yolları Çatallanan Bahçe



Sevgili Mateo Kolomb,
günlüğümün bazı sayfalarını size ayırdığımı hatırladım birden. Fakat bir kadının yazı yazmasıyla hiçbir ilgisi olmayan şu gündökümlerinde konu bir de bir erkeğin kadınlar karşısındaki hezeyan dolu dakikalarıysa, günlük bir düğün bahçesine dönüşüveriyor. Hep somurtan o ağızlar açılıyor ve masum olan her ne varsa bir kadın hayatında, açılmış, gülümseyen ağızlar olarak yere dökülüyor; bazen bir masa izliyor bu düşüşü, çünkü davetlilerin çekemediği şeyler var yükseltilerin üzerinde.
Bir kadının mutluluğunu anlayamazsınız. O ne zaman mutlu olur ve erkeğe mutlu gelir. Ama tabii, sözkonusu olan "şeytanın eviyse" bir kadın gövdesinden daha emin bir liman bulamazsınız.
Bütün o alıntıları sizin üzerinde çalıştığınız "Anatomist" adlı romandan almadığınızı nereden bilebilirim? Bir hekimin, hayatının soğan zarı haline gelmiş anatomik bellek ve içgüdüleri yaşadığı sürece eksik bir gövde olduğu aşikar değil midir?
İçimizi bilmeden yaşıyoruz, ama buna kesinlikle hekimler dahil edilemez. Bize derslerde öğretilmiş olan iç organ sahnelerini saymıyorum, hayır ve asla! Artık soluk almayan bir insanın, soğuk ve uzun masalar üzerinde kesilerek teşrih edilmesi ve bir tahnit ustası çalımıyla yeniden dikilerek ve içi doldurularak toprağın altına gizlenmişş sınırları belirsiz o dev çöplüğe gönderilmesi... Evet bütün bunlar, bütün bu kıyıcılıklar "içimizi görme ve bilme" sarhoşluğunun -bakın çılgınlık demiyorum, çünkü tıp kesinlikle çılgınlıktan öte bir şeydir- sayıklamaları sadece.
Kasıklarımda çıkan yaralara ilişkin raporunuzu okudum sonra. Beni sadece tahlil sonuçlarıyla başbaşa bırakmanız ne büyük bir incelik! Bu davranışın, doğru teşhis histerisi ve ilaçbilimiyle hastasını başbaşa bırakan genel tıbbın davranışlarıyla ne gibi çelişir yanları olabilir?
Sanırım hekimlik sizin esrarengiz meslek hayatlarınızın içinde sadece önemsiz bir renktir.

*

Maria, metalik meşin cilt kapaklı defterini kapadıktan sonra, bacaklarını saran şalı çekti ve yatak odasına giderek üzerine mevsimin serinlik uyarılarını dikkate alan, ama yine de cömertliğini hiçbir çıplaklık sınırından sakınmayan bir iç çamaşır takımı seçti kendine.
Yazmak üzere tekrar masaya oturduğunda kapının altında bir zarfın daha atıldığını gördü.
Bu kez şalını almadan, çıplak olarak yere eğildi ve zarfı aldı.
Metro şirketinin aylık faturasıydı bu. Üzerinde "Yalnız Topraklar İstasyonu, yolcu no SCNQ 7736-442231 BT yazıyordu. Son iki harf dışında Maria'nın en sevdiği rakam ve harf birleşmesiydi bu yolcu kodu. 442231, aynı zamanda 24 haneli sosyal güvenlik numarasının da altılı son parçasıydı.
Ama BT? BT de neydi? Son bir-iki aydır metro faturalarına eklenen bu iki harf onu çok rahatsız ediyordu. Bu ikisi sadece iki harften ibaret olamazdı.
Çıplaklığının farkına varmaksızın, çantasını arayıp buldu ve içinden Maria Metro'nun manyetik kart versiyonu olan bütün bilgilerinin bulunduğu, harcalamalarını yaptığı "citycard"ını çıkardı. Kapının yanındaki elektronik göze dokundu kartla; gözün altındaki prizmatik ekranda bilgiler yukardan aşağı akmaya başladı. Son satırların birindeki kırmızı değişiklik hattındaki yanıp sönen BT harfleri dikkatini çektiğinde, metro faturasındaki bilgi değişikliğinin nedenini anladı. Oturduğu bölgenin adında ani bir değişiklik yapılmıştı.
Ama bu kez neden sadece bölge adının baş harfleri yüklenmişti bilgi belleğine?
BT ne anlama geliyordu?


*

O cumartesi gecesi, uzun süren bir multi-pub ziyaretinden ve birkaç erkek dükkanından evine tekrar döndüğünde Pablo'nun kapının altından attığı şu mektubu buldu:

"Sevgili Maria,
Uzun süreli bir görev için yaşadığım şehirden ayrılıp senin yaşadığın bölgeye geliyorum. Oturduğun semtlerin etrafında bir yerde büyük bir yapı inşaatı görevi bu. Ama yapının nitelikleri ve özellikleri gizleniyor. Planlar, şifreli dosyalar içinde saklanıyor. Sadece dışarıya sızdırılan bölgenin adının başharfleri: BT.
Belki bu değişiklik senin de çevrende gözüne çarpmıştır.
Söylentilere göre BT'nin anlamı "Babylon Tower". Acaba bu adın, yapının nitelikleriyle bir ilişkisi olabilir mi? Bu soruyu senin fakültenin arşivlerinde belki de unutulmuş olan "Babylon, as a intransitive tower" adlı tezini hatırlayarak soruyorum.
Sevgiler. Pablo.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder