21 Şubat 2012 Salı

Fetih 1453, benim senaryomdu


Benimdi, ama böyle değildi. Adı "Fetih'ten Beri Neler Yaptın Fatih?"ti bir kere. İkinci bölümü "Hiç" olarak çağrılan bir dizi tam da başlayacaktı ki Fetih 1453'ün uzun metraj olarak savsaklanmasına ve ıstırap olarak çekilmesine karar verildi.
Numerologlar ve değme kabalacılar uzun zamandır uğraşıyorlardı 29 Mayıs 1453'ten 19 Mayıs 1919'a tünel açmak için. Lakin kar yolları kapatmıştı ve Anadolu'da kulaktan silkelenen kar Konstantiniye'yi derin dehşete düşürürdü. O bakımdan Kudüs'te taştan bir bacayı inşa etmek için ter döken duvarcı ustası 1453'te gayet güzel bir kumandan olabilirdi.
Konstantiniye benim ülkemdi, diyen Bizanslıyla oturup Eminönü'nde çay içtik. Sultanahmet'ten Ayasofya'ya bakarak simitle öğle yemeğimizi geçiştirdik. Akşamsa, turistlerin abluka altına aldığı Karaköy'de, Ay'ın ışığını bizden esirgeyen Galata Kulesi'ni içimize çektik.
Biliyorduk. Kudüs kızgındı Konstantiniye'ye. Ve Türkler de. Şehrin adı Muhammediye, Mehmediye olamadığı için. Ne zaman Dersaadet ve ne zaman Şehr-istanbul oldu onu bile unuttuk.
Hepimiz isimsizdik. Senaryomdaki isimleri bile ilk kez ben duyuyordum. Fethin Fatih'i, İstiklal'in Kemal'i, Kadıköylü Hasan, Manisalı Ramazan. Sessizlikler içinde dört unutulmuş, Selimiye kışlasının dört kulesinde zincirlenmiştik.
Fetih hiçbir zaman olmadı.
Fetret olacaksa, figan ve fiyasko olacaksa sonunda, büttüüün imparatorluk, ne gerek var meyi saklamaya kabında. Çıkar, doldur içelim be Hristo! Harp olmadı ki hiç. Harpler bitmez içimizde. Kovalar dururuz bir bedenden ötekine yıkılmaz kaleleri.

Fetih'i neden yaptın be Fatih?

3 yorum:

  1. "Hiç" diye adı olan bir film yapsan o kadar çok şey sığar ki içine....Hiç1, Hiç2, Hiç3 diye seri bile çekersin yurdum insanı hikayeleriyle :)

    YanıtlaSil
  2. değil mi? ne gereği vardı?

    YanıtlaSil