2. Öğretmen Kitabevi Arka Sokağa Taşınıyor
Devrim falan gelmedi. O abileri ablaları da sonra hiç
göremedim.
Sonra ben bir Çocuklar Partisi kurmak istedim. Lideri ben
olacaktım. O zamanlar sanırım -şimdi 28 olduğuna göre- ülkenin yaş ortalaması
23 falandı. Bu da demekti ki nüfusun yarısı çocuktu ve ülkenin yarısı siyasi
olarak temsil edilmiyordu.
Ben o zamanlar çocukluğun bir hapis cezası olduğunun farkında
bile değildim. İki sopa ve ya evden firar arası yaşadığım özgürlükleri
hatırlayabilen bir hafızam vardı ve kaydetme işlevi silme işlevine göre çok az
çalışıyordu.
Tam o sıralarda, yani şehrin en ana caddesindeki
kitabevimizin zirvede olduğu zamanlar, firarlarımın da en üst düzeyde
gerçekleştiği zamanda babam bir karar aldı: "Arka sokağa
taşınıyoruz!" O zamanlar olduğu gibi şimdi de bunu anlayamıyordum. Her şey
yolunda gibiydi. Ülkede okumayana bırakın kız vermemeyi, selam bile
verilmiyordu. Herkes okuyordu veya bana öyle geliyordu. Babam kasap olsa acaba
herkesin et yediğini mi düşünürdüm bilmiyorum, ama acıkınca her şeyi
yiyebilirdik de ya merak edince? Merak etmenin bir gıdası ya da sofrası var
mıydı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder