Batı toplumlarında ve akademilerinde şöyle bir görüş yaygındır: "Dünyayı sarsan, halkı ve sanatçıları sokaklara döken, ruhlarında büyük coşkulara yol açan akımlar, moda ve hareketler akademilerde tez olarak yazılmaya ve ders olarak okutulmaya başladığında bitmiş demektir."
Doğu'da yani özel ve çok öznel anlamıyla ülkemizde yaygın olan inanç ise üç aşağı beş yukarı şudur: "Nasıl olsa en az bir "rub-ı asır" kadar sonra topraklarımıza intikal edecek olan bu moda ve akımlar bizde ise pazara düşünce başlar ve asla bitmezler."
Öyleyse kimdir bu Türkler? Neden sözde merkezlerden, avant-garde oluşum ve aygıtlardan bu kadar uzakta yaşarlar ve Dünya'nın bütün fanilerini bir araya getirecek kadar geniş toprağı ve cömert ruhu nereden bulmaktadırlar?
Bu soruların cevaplarının sanıldığı kadar tarihsel ve antropolojik olmadığını sanıyoruz ama şimdi burada, bu sorulara cevap arayacak değiliz. Soruları sadece derdimizi anlatma zemini oluşturma için kullandık.
Öyleyse derdimiz nedir? Biraz Türk erkeğinin yeni sorunları olabilir; yani kadınların yeni veçhe ve çehreleri...
G-String, yani "G" harfi modelindeki iç çamaşırı... Bir iç çamaşırı üretici ve pazarlamacısının sözleriyle son birkaç yıl içinde satışlarında büyük patlama yaşanan (% 80) ve arka kısmı kadın poposunun arasına girerek, etek ve pantolonlarda külot izini yok eden, neredeyse "wonder-bra" sutyen devrimini aratmayan buluş...
Her ne kadar kadın -ve aynı zamanda erkek- iç çamaşırı kreasyonlarında yıllardır bulunan bu modelin ülkemiz kadınları arasında son derece popüler oluşunu neye bağlayacağız? Yeni bir özgür popo kültünün doğuşuna mı delalet ediyor bu artış, yoksa erkek bakışındaki incelişi ve boyun egzersizlerinde dikey hareketi keşfedişini mi?
Etek ya da pantalonun altına kumaş izi yapmadan iç giyimi tamamlayacak ve dış görünümde de dikkat çekmeyerek, kalçaların yuvarlaklığını pürüzsüzce tamamlayarak çağdaş bir giyim kusursuzluğunu vaat edecek olan G-String “olayı”
*
Z.A.ya sorduk: "Neden G-String?" Fırtınalı bir evliliği çok gerilerde bırakmış olan ve hayata yeniden bu kez kendi ayakları üzerinde tutunmaya çalışan Z. şöyle cevap verdi: "Anlamıyorum. Ben ne zamandır G kullanıyorum."
- Peki o zaman nereden peydahlandı bu cazibe artışı kadınlarda? Yoksa popolarını yeni mi keşfettiler?
"Bence bu popoların keşfi değil! Dış giyimini tamamlayan Türk kadını iç giyimine de önem vermeyi öğrendi. Ben G giydiğimde, kadın-erkek fark etmez, hepsinin gözünde daha estetik olduğumu düşünüyorum. Hemcinslerimin G giymiş hallerini de estetik buluyorum."
- Peki Türk kadını "ayıp" kelimesini, estetik arayışıyla mı aştı sizce?
"Bence Türk kadını bakış açısını değiştiriyor. Bunun nedeni de yeni bir sosyal konum arayışıyla gelen kültürü. Erkekler de iç çamaşırlarına dikkat etmeli."
- Peki erkeklerin böyle bir sergileme şansı yok. Bunu nasıl anlayacağız?
"Gereksiz bir soru. Bu dış giyimden kolaylıkla anlaşılabilir. Şalvarlı bir kadın istediği kadar G giyebilir. Önemli olan kafaların iyi giydirilmesi. Kurumları ne kadar özelleştirirseniz özelleştirin (Z. burada sanırım Özelleştirme İdaresi'nde yaşanan 'don giymeme yasağı' skandalına göndermede bulunuyor.) kafalar özelleşmedikçe vücutlar ve ruhlar da özelleşemez."
- O zaman sokaklarda çıplak dolaşalım..?
"Siz bunu deneyebilirsiniz. Ama hiçbir şey değiştiremezsiniz. Türk kadınları ya da erkekleri, sokaklarda yaşama kültürünü benimsemedikleri sürece hiçbir şey değişmeyecektir. Sokaklar işe gitme ve eve dönme sahası değil sadece."
- G-String artışının erkeklerin cinsel özgürlükleri üzerindeki etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?
"Adım adım düşünürsek, erkeklerin gözleri, kadınların arkasından bakarken bir kademe daha yükselmiştir. Elbise eteklerinden popoya doğru yani... Ama burada kalmamalı elbette... Medeni ölçüler içinde ve kadının da kendini daha da estetikleştirmesiyle, sırta, saça ve başa çıkmalı... Belki de bu sayede erkekler kadını bir bütün olarak görebilir ve yakın bir zamanda belki de -hiç sanmıyorum ama- onun beynini keşfederler."
- Konuyu iyice dağıtıp, tam da kadınların yaptığı gibi istediğiniz yere çektiniz. Ee bravo yani.. Hiç değişmeyecek misiniz?
"Yapmayın beyefendi. Genellikle burada olduğu gibi, soruları hep erkekler soruyor hayatta. Sonu gelmeyen soruların sorulup yanıtların alınmadığı birçok TV programında olduğu gibi. İlginç tesadüfler zinciri sonucu sunucular genellikle erkek. Bana göre erkekler G ile başlayan bütünü gördüklerinde bizler sokaklarda daha özgür yürüyebileceğiz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder